30 Temmuz 2011 Cumartesi

15 Ekim 1921 tarihli rapor

Orhangazi'de bin ev mevcutmuş. Bir tanesi dahi sağlam bulunamadı. Bütün kıymetli eşyalar alınmış, yerli Yunanlılarla işbirliği yapan canavar askerler Orhangazi de zengin olan müslümanların evlerine girmişler, mukavemet etmek isteyenler derhal öldürülümüş, ses çıkaramayan silahsız müslümanlar bir yere toplattırılmış, çırılçıplak edilerek kırbaçla döğüldükten sonra Türk erkeklerine sopalar verilerek kendi hanımlarını döğmeye zorlanmışlardır. Bu ara da Sebile Hanım 70 yaşındaki bir ihtiyar kadın bir çok Yunan askeri tarafından tecavüze uğramış ve sonra öldürülmüştür.
Yunanlılar kasaba halkını çıplak vaziyette Gemlik' e gelinceye kadar kafileden ancak bir kişi kalmıştır. Orhangazi tamamen ateşe verilmiştir.

Teşvikiye Köyü - 10 Mayıs 1921 - Rapor: 210

Yunan teğmeni Todoraki kumandasında bulunan müfrezeye yerli Rumlardan elebaşı Anastas Niko, Lambo, Intimo, Tanaş ve kardeşi Yorgi de iltihak ederek Çınarlı, Katırlı, Engere, Elmalı köylerine gelmişlerdir. Elmalı Köyü'nde bütün erkekler evvela kendilerine birşeyler sorulacağı bahanesiyle camiye toplattırmışlar ve burada sıra dayağından geçirmişlerdir. Dayaktan sonra okul müdürü Hafız İbrahim çağrılmş ve bilhassa dört yerli Rum tarafından müthiş surette döğüldükten sonra vücuduna her bir Rum sıra ile bıçak sağlamağa başlamış. Hafız İbrahim ölünce vücudundan kesilen parçalar Türklerin üzerine atılmıştır.
Sonra iki yatak gaza bulanarak caminin ortasına konmuş ve ateşlenmiştir. Dışarı çıkan Yunan askerleri kapı ve pencereleri daimi ateş altında bulundurmuşlardır. Bir aralık ateşin az olduğunu görünce camiye girmek istemişler, fakat dumandan girememişlerdir. Bu sefer "Herkes çıksın!" emri verilince Türkler dışarı fırlamış, fakat kapıya çevrilen dört makineli tüfek ateşi ile kapı cesetlerle dolmuş ve bir kısmı içeride kalarak yanmışlardır. Herkesin yandığını zanneden Yunanlılar oradan başka bir köye gitmişlerdir. Hüseyin oğlu Mehmet Ali'nin eşi Naile, camiie yaklaşarak "Çıkın gittiler!" diye bağırmış, içeriden Mehmet oğlu İlyas ile Mustafa oğlu Mehmet çıkabilmiştir. Öğleye doğru tekrar gelen Yunanlılar kadınları ve sağ kalan bir kaç kişiyi de öldürmüşlerdir.Bu şekildeki canavarlık Pornak, Gacik, Gökçedere, Delipazar, Kirazlı, Ortaburun, Kocadere-i Zir, Kocadere-i Bala, Paşaköy ve Özpınar köylerinde de aynen tekrar edilmiştir.

Sultaniye Köyü Rapor: 209

Armutlu'ya bağlı Sultaniye Köyü'ne akşam üstü giren 115 Yunan askeri ikişer ikişer evlere girerek erkekleri dışarı çıkarmışlar ve hepsini bir yere topladıktan sonra etraflarını çevirip sabaha kadar beklemişlerdir. Nöbetçilerden ayrı diğer Yunanlılar tekrar evlere girip şarapçı Foti'nin deposundan aldıkları tenekelerle şarapları getirmişler. ve Türk kadınlarını içmeğe zorlayarak ölüm tehdidi altında alem yapmaya mecbur etmişlerdir. Bunlardan hiç bir Türk kadını bu zevke alet olmamış, Emine adlı genç bir kadın kocasının av tüfeğini yatak altından çıkararak iki Yunanlıyı öldürmüş ve kendisi de ekmek bıçağı ile intihar etmiştir.
Yunanlılara itiraz eden ve teslim olmayan diğer kadınlar da bu sefer erkeklerin bulunduğu yere getirilerek gece yarısı birbirlerinin yanında kurşuna dizilmişlerdir.
Yarı gece köyü terk eden Yunanlılar sabahleyin saat 8 de tekrar köye girmişler ve sağ kalan halkı tüfekle öldürmüşlerdir.
Köy kadınlarından Hasane'nin parça parça edilmiş cesedi kocasının yanında bulunmuştur.

29 Temmuz 2011 Cuma

Muratoba Köyü 14 Mayıs 1921

CAMİE DOLDURULARAK YAKILDILAR

Öğleden sonra 2.30 da bu köye üçyüz Yunan askeri girmiştir. Evvela erkeklerin hepsini bir kahveye, kadınları köy camine doldurmuşlar, camiye gaz dökerek ateşe vermişler, erkeklerin bulundu kahveyi de makineli tüfekle yarım saat taramışlardır. Camiden kaçmak isteyen kadınlarda makineli tüfek ateşine tutulmuşlardı. Irza tecavüzler burada da en korkunç hadde varmıştı.

Hamidiye Köyü 14 Mayıs 1921

11 Mayıs günü bu köye giren iki yüz Yunan askeri evvela evlere saldırmış, bütün halkını anadan doğma soymuş, erkekleri kasatura ve baltalarla öldürmüş, kızları kirletmiş ve çocukları süngü ile delik deşik etmişlerdir.

NARLI, KAPAKLI VE KARACAALİ'DE ELİM CİNAYETLER

15 Mayıs 1921
Saat 6.30

Bu üç köy ateşler içinde idi. Bilhassa Karacaaliden yükselen alevler akşam karanlığında insanın içine korku veriyordu.
Bu üç köye evvela ödeyemeyecekleri kadar fazla bir para cezası verilmiş. Ödeyemeyince erkekler Karaalinin mezarlığına toplattırılmış, saat, para, yüzük gibi neleri varsa alınmıi, kadınlar da aynı soyguna tabi tutulduktan sonra etrafları iki yüz Yunan askeri tarafından çevrilmiş ve kocalarının gözleri önünde ırzlarına geçildikten sonra kurşuna dizilmişler, sonra da erkeklere aynı canavarlık tatbik edilmiştir.

KESİLEN BAŞLARIN MEYDANA GETİRDİĞİ TEPECİK

Bu köylerde yapılan tetkikler sona erince bitaraf heyet tekrar zırhlıya dönmüş ve 16 Mayıs 1921 de sahil boyunca yavaş yavaş seyrederek yer değiştirmişti. Gemide bulunan İtalyan mümessili dürbünle sahili tarıyor, vadilerde, yamaçlarda, dere aralarında yanan köyleri gözetliyordu. En yakın köyde tetkikler yapmak için komisyon üyeleri sahile çıktılar. O sırada alevle dolu sokaklar içinden bir insan fırladı. Bu bir çobandı. Heyet bu adamı çağırarak kendisinden malumat istedi. Dehşetinden gözleri dışarıya fırlamış, yüzü sapsarı olmuş, genç adam ilk iş olarak sağ tarafta bir şeyi işaret etti. Dönünce insan başlarından vücude gelmiş bir küçük tepecik görüldü. Biraz ilerleyince öldürülmemiş altı aylık bir çocuk bulundu. Bu, korku ve heyecanla titreyen çobanın anlattığına göre, Yunanlılar evlere silah aramak bahanesiyle girmişler, yükte hafif pahada ağır ne varsa toplamışlardı. Sonra erkekleri dışarıya çağırmış, hemen kapılarının önünde birer kurşunla öldürmüşlerdi. Sonra genç kızları kendilerine ayırmışlar, yaşlı kadın ve çocuklarıda makineli tüfek ateşinden geçirmişlerdi. Bilahare bu genç kızların başlarına gelenler herkesin anlayacağı gibidir. Onlarıda köyün yanına sürükleyip teker teker koyun keser gibi kesmişlerdi. Sonra cesetlerden koparılan başlar köy yolunun hemen yanına yığılmıştı.

Türk'ün Siyah Kitabı A- MARMARA BÖLGESİNDE YUNAN MEZALİMİ

Bu bölümde bulacağınız zulümler iki heyetin tesbitlerine istinaden "Dahiliye Vekaleti" tarafından yayınlanan "Türkiye'de Yunan Fecayii" isimli kitaptan alınmış resmi raporlardır.
Şimdi bu kitaptan seçilmiş bazı raporları bölge, bölge tasnif ederek dikkatlerinize sunuyoruz.

1- Orhangazi ve Gemlik

Yunan askerleriyle silahlandırılmış yerli Rum eşkiya tarafından işlenen caniyane zulümlerden dağlara kaçmak suretiyle ancak canlarını kurtarabilen Orhangazi Belediye Reisi Mehmet, Eski Belediye Reisi Hasan Tahsin Beyler ile Çakırlı köyünden Şerif, Süleyman... vs' nin aslı hükümetçe mazbut ve mahfu< olup, tahkik heyetine verdikleri ifadeyi tesbit eden 11 Mayıs 1921 tarihli mazbatadan:

GASBEDİLEN VE ÇALINAN MALLARIN YUNAN ASKERLERİ İLE EŞKİYALAR ARASINDA TAKSİMİ, ORHANGAZİ (PAZARKÖY) MERKEZİYLE KÖYLERİNDEN BİRÇOĞUNUN YAKILDIĞI VE AHALİNİN ÖLDÜRÜLEREK SAĞ KALANLARIN HİCRET ETTİRİLMESİ...

Orhangazide: Bin evlik Orhangazide yangından ancak beş ev kurtulmuştu. Bunlardan birisi Türk cesetleri ile dolu idi. Üstüste yığılmış cesetlerin ortasından inleme sesleri geliyordu. Heyet azaları kan içinde olan bu cesetleri birbirleri üzerinden indirerek hayatta kalanları ayırmak istedi. Ancak koma halinde ve nabızları durmak üzere olan bir ihtiyarla 16 yaşında bir genci ayırabildi.
Diğer bir sokakta ağzına el bombası konulmuş bir delikanlı bulundu. Gözleri açık kalmıştı. Sanki yaşıyordu, fakat omzundan sarsıldı, uyandırılamadı ve yan üstü toprağa yıkılıverdi. Biraz ileride karnından bağırsakları dökülmüş bir genç kadın cesedi vardı. İki adım ötesinde iki yaşlarında başsız bir çocuk bulunuyordu. İleride gübre yığınları üzerinde 12 yaşında ırzına geçilmiş ve Kezban isimli bir kız güçlükle konuşabiliyordu. İç sokaklardan birinde 60 yaşında olan Huriye Hanım'ın ırzına geçilmiş ve öldürülmüştü. (İsimler civar köylerden sağ kalan Türklere cesetler gösterilerek tesbit edilmiştir.)

Türk'ün Siyah Kitabı: Yunan Mezalimi

"Irkına, vatanına, tarihine ihanet etmiş olan efrad ve akvamın hiçbirini unutma Türk oğlu! Unutma ve affetme!"

Büyük şair ve mücadele adamımız Süleyman Nazif'in yukarıdaki sözleri, LOZAN ZAFER Mİ, HEZİMET Mİ? kitabının yazarı Kadir Mısıroğlu'nun YUNAN MEZALİMİ, TÜRK'ÜN SİYAH KİTABI adlı eserinin başına alınmıştır.
  Biz tâ göçebe ecdadımızdan gelmiş olan huyumuzla çabuk heyecanlanan, çabuk inanan fakat o ölçüde çabuk affeden bir millet olmakta devam ediyoruz. Oysa milli şuurun uyanık ve tesirli olabilmesi için "dostu düşmanı" tarihler boyunca tanımamız unutmamamız gerekir.
 Bir milletin şahsiyeti demek olan bu noktayı gözönünde tutan Mısıroğlu, Yunanistan'ın devlet olduğu günden beri bize yaptığı fenalıkları belgelere dayanarak ortaya koymaktadır. Bu küçük ve adi kavim var olduğu günden beri gıdasını Türk düşmanlığından almış, bizi kahretmek için önce Ruslara, sonra İngiliz ve Fransızlara dayanmıştır. Sayısız papazları, patrikhanesi, Mora ve Anadoludaki soydaşları ile her fırsat bulundukça Makedonyada, İstanbul ve Anadolu da Türklüğe en büyük fenalığı yapmış olan Yunanlıların aleyhte propaganda, şirretlik, işkence, katliam, ırza tesaddi ve İslam düşmanlığı olarak insanlığın, yüzünü kızartan rezilliklerini TÜRK'ÜN SİYAH KİTABI'nda okuyunuz