20 Ekim 2011 Perşembe

Dolmabahçe Sarayı’nda


Artık Riyaset-i Cumhur Makamı olarak adlandırılan Dolmabahçe Sarayında O bulunduğu sürece bu sarayı yalnızca bir ikametgâh ya da bir dinlenme mekânı olarak görmeyerek yoğun bir çalışma merkezi haline getirmiştir. Herhalde saraydaki çalışmaları içinde özellikle üçü cumhuriyet inkılâpları bakımından büyük önem taşır. Bunlar Harf İnkılâbı, Türk dili ve Türk tarihiyle ilgili mesaileridir. 1931 yılında tarih ve dil konularını devlet çalışmaları içine alan asker Mustafa Kemal, bu işleri son nefesini verdiği 1938 yılına kadar sağlığını yıpratıcı, acayip bir yoğunlukta Dolmabahçe Sarayı’nda yürütmüştür.

                
      MSHHA. CMH. 849 “ 1 Temmuz 1927 Cuma         günü       Muayede   Salonu’nda                             
 Cumhurbaşkanı’na saygı ve bağlılıklarını arz eden heyetler.”   
  
      “..Atatürk için çalışma saati diye bir şey yoktu. Yapacağı işi bitirinceye kadar uyumadan dinlenmeden, yemek yemeden çalışırdı. Oturduğu kuru çalışma sandalyesinden kımıldamadan yirmi dört saat arasız çalıştığı onun için olağan üstü bir şey değildi. Mücadele yıllarında, normal muntazam uyku nedir bilmemişti. Atatürk tarih, dil ve umumiyetle memleket meseleleriyle meşgul olduğu zamanlarda, tıpkı muharebe meydanında imiş gibi uyumadan çalışmış ve en büyük zevki, en çok sevdiği milletine en küçük bir fayda sağlamakta ve hizmet edebilmekte bulmuştur. En olgun, hatta genç denecek bir yaşta ölümünü, bu insan takatini aşan insanüstü çalışmasında aramak ve görmek hiç de yabana atılacak bir fikir olmasa gerektir..”12  

         Riyaseti cumhur makamı olarak kullanılan saray onun zamanında, sanki bir akademi ve kültür merkezi halini almıştır. Konusunda uzman tarihçi ve dilciler yaz aylarında Atatürk’ün daveti üzerine sarayda birçok defa toplanmışlar, kendilerine tahsis edilen mekânlarda faaliyet göstermişlerdir.  Bu mevzuda sarayın arşivinde, alınan tertibatları ve malzemeleri gösteren birçok belge mevcuttur.
          Mustafa Kemâl’in Dolmabahçe Sarayını ve İstanbul’u yapılacak inkılâplara merkez haline getirmeyi amaçladığını özellikle bu yolda Dolmabahçe Sarayının kendisine ilham kaynağı olacağını Belediye Reisi Muhittin Üstündağ’ın anılarından anlıyoruz. İstanbul’a gelişinin ilk günlerinde Beylerbeyi Sarayı’nda akşam yemeği esnasında yanındakilere Muayede Salonu’nda verdiği o meşhur nutkunun en dikkat çeken tarafını sorduğunda, doğru cevabı alamayınca kendisi cevaplıyor:
           “… İstanbul’un bedii güzellikleri, İstanbul halkının samimi nevazişleri içinde geçireceğim günlerin bende yeniden unutulmaz hatıralar bırakacağına, feyizler, ilhamlar yaratacağına şüphem yoktur..” 13

    Cumhuriyet döneminde bütün köklü değişimler sarayda başlamıştır. Bu yenilikleri Atatürk’ün, kendi tabiriyle fikir ve zihniyet kalesi dediği İstanbul’da uygulamaya koymasındaki neden, herhalde aydınının en bol, kültür ve basının merkezi sayılan bu şehirde yeniliklerin kabul görmesi, bütün Türkiye’nin kabul etmesi düşüncesinden olsa gerektir.

0 yorum:

Yorum Gönder