11 Ekim 2011 Salı

Riyaset-i Cumhur Makamı Dolmabahçe Sarayı Ve Mustafa Kemal Atatürk 1927–1938

İmparatorluğun Yıkılışının Cumhuriyetin kuruluşunun Bir Tanığı: Dolmabahçe Sarayı


       İstanbul’daki Boğaziçi sahil saraylarının en görkemlisi olan Dolmabahçe Sarayı, kullanıldığı devrin siyasi, ekonomik, kültürel ve sosyal özelliklerini günümüze taşıyan tarihimizin yaşayan belgelerinden bir tanesidir.
       Dolmabahçe Sarayı, gerek süslemesindeki zenginlik gerekse dekorasyonundaki ihtişam ile sadece inşa edildiği devrin Osmanlısını değil, Cihan Devleti/Cihan Padişahı devirlerini hatırlatmakta adeta o devirlere duyulan hasreti dile getirmektedir.
       Milli kabiliyetimizin bir mirası olan bu büyük eser, Türkiye’de Tanzimat, Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemlerinde iktidara mekân olmuş, geçen olaylara tanıklık etmiştir.
       Her koridoru, her odası, her salonu başka bir tarihi olayı gözlerimizin önüne seren; XIX. Yüzyılda inşa edilmiş en muhteşem hükümdar saraylarından biri olan Dolmabahçe Sarayı,  özellikle Türk siyasi tarihi bakımından büyük önem taşır. 
       Türkiye’de ilk anayasa bu saraydan ilan edilmiş ve ilk meclisin açılış merasimi yine bu sarayda gerçekleşerek, ülkemizde parlamenter hayata geçişte başlangıç noktasını teşkil etmiştir.
       Dolmabahçe Sarayı bütün göz kamaştırıcı güzelliğiyle üzerinden geçen yüz elli yılın bir tanığı olarak Osmanlı hükümdarlarının resmi ikametgâhları iken, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ve Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün ebedi hayata intikal etmeden önceki son ikametgâhı olmuştur.
       1Temmuz 1927’de cumhurbaşkanı olarak Ankara’dan İstanbul’a geldiği ilk gün,
       -İki büyük cihanın mültekâsında, Türk vatanının ziyneti, Türk tarihinin serveti, Türk milletinin gözbebeği,  ifadeleriyle kıymetini çok güzel tasvir ettiği İstanbul kentinin Atatürk’ün hayatında şüphesiz büyük etkisi olmuştur.
       Aslında Atatürk’ün İstanbul ile ilk tanışmasının tarihi, 13 Mart Pazartesi günü Mekteb-i Fünun-u Harbiye-i Şahanesi’ne kaydolduğu 1899 yılıdır.  “ Alevler içindeki gökyüzüne doğru gölge gibi yükselen minareler ve pembe bir ışık deryasında yıkanan İstanbul’un müthiş güzelliği..” Bu genç Harbiyeliyi öyle büyülemiştir ki İstanbul’un ilk etkisinden kurtuluncaya kadar annesine mektup yazmayı bile geciktirmiştir.*
       Yüksek tahsilini Sultan II. Abdülhamid döneminde kurmay eğitimi dâhil 1905 tarihine kadar aralıksız altı yıl bu şehirde tamamladıktan sonra ülkede yaşanan uzun ve sıkıntılı yılların ardından, 16 Mayıs 1919’ da Dokuzuncu Ordu Kıtaatı Müfettişi göreviyle ayrıldığı İstanbul’a Mustafa Kemal Atatürk 8 sene sonra bu defa Cumhurbaşkanı olarak döner. Cumhuriyet tarihinde İstanbul şehrinin şahit olduğu halkın iştirakiyle gerçekleşen iki büyük merasimden ilki bu gelişinde, ikincisi ise 1938 Kasımında ölümünü müteakip günlerdeki cenaze törenidir.
        1927 tarihinden itibaren devlet başkanı Atatürk İstanbul ziyaretlerinde aralıklarla hep Dolmabahçe Sarayı’nda “ Riyaset-i Cumhur Makamı” olarak kalmıştır. 1938’e kadar süren 11 yıllık zamanın yaklaşık dört yılını İstanbul’da geçiren Atatürk, kaldığı bu zaman zarfında bir kültür başkenti olan İstanbul’u, Cumhuriyet tarihinin en kalıcı inkılâplarının açıklandığı ve başlatıldığı bir merkez ve Dolmabahçe Sarayı’nı da bu inkılâpların tatbik sahasına çevrildiği bir akademi ve dershane haline getirmiştir.
       Harf İnkılâbı çalışmaları, ilk üç dil kurultayı ve İkinci Türk Tarih Kurultayı’nın bu sarayda gerçekleşmesini sağlayan Atatürk, Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın kuruluşu ve Hatay Meselesi’nin halli gibi dâhili ve harici siyasi işlerin takibini yine Dolmabahçe Sarayı’ndan yürütmüştür. Osmanlı da olduğu gibi Dolmabahçe Sarayı’nı aynı zamanda bir temsil mekânı olarak değerlendiren Atatürk Türkiye’yi 1927–1938 yılları arasında ziyarete gelen yabancı devlet adamlarını da cumhurbaşkanlığının resmi misafiri olarak ağırlamıştır.
Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün İstanbul’da Dolmabahçe Sarayı’nda ikamet ettiği yılları konu alan bu yazının hazırlanmasında daha evvel hiçbir yerde kullanılmamış saray arşivinden özgün belgeler seçilerek esas kaynak teşkil etmiştir.
        Ayrıca bu yazıda Dolmabahçe Sarayı’nda Atatürk dönemi konusu esas alınmış iken bazen Riyaseti Cumhur Sarayı zamanının olaylarının anlatıldığı aynı mekânlarda, sarayın tarihinde yaşanmış başka önemli hadiselerin aktarımına da yer verilmiştir.
      Önceki senelerden tasnif çalışmaları yarım kalmış olan Dolmabahçe Sarayı’nın muhtelif depolarında muhafaza edilmekte olan Milli Saraylar Hazine-i Hassa Arşivi’nin yeniden düzenlenmesi hususunda, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterliği oluruyla 2005 yılında Milli Saraylar Hazine-i Hassa Arşivi Sayım Ve Tesbit Komisyonu kurulmuştur.
       Bu komisyonun günlerce sarf ettiği ciddi, mesai ve emekleri neticesinde sarayda kalmış arşiv malzemesinin ana kısmını meydana getiren aziz milletimizin hafızası olan Osmanlı dönemi belgeleri yanında bir kısmı Atatürk dönemini ihtiva eden binlerce (1927-1950) cumhuriyet devri belgeleri de beraber gün ışığına çıkarılmıştır.
       Bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterliği bünyesinde muhafaza edilen ve araştırmaya açık bulunan, muhakkak tarihimize ışık tutacağı yönünde belirleyici bir kaynak değeri olacağına inandığımız Milli Saraylar Hazine-i Hassa Arşivi Cumhuriyet belgeleri koleksiyonu, bilim dünyasının ve araştırmacıların istifadesine sunulmuştur.

Ünal KARINCALI
*  BORAK, Sadi, Ata ve İstanbul, İstanbul,1983

0 yorum:

Yorum Gönder