SULTAN II. ABDÜLHAMİD HAN (1876-1918)
Sultan Abdülmecid ile Tîrimüjgân Kadın Efendi'nin oğlu olan 34. Osmanlı padişahı II. Abdülhamid, 22 Eylül 1842 sabahı Eski Çırağan Sarayı’nda doğdu. Şehzadeliğinde Edhem Paşa, Kemal Paşa, Safvet Paşa, Gerdankıran Ömer Hulusi Efendi, Tosyalı İzzet Mustafa Paşa, Şîrîn Hafız Efendi, Vakanüvis Lutfî Efendi, Fransız Gadret, Fransız Alexandre, İtalyan Guatelli Paşa,Lombardi gibi özel hocalardan İslâmi ilimleri, hat, musiki, Arapça, Farsça, siyaset, iktisad, Osmanlı Edebiyatı ve tarih dersleri alan II Abdulhamid resme ve marangozluğa merakı sebebiyle de Alman Karl Jansen' ve Halil Efendi adlı sanatkarlardan ayrıca marangozluk ve oymacılık öğrenmiştir. Amcası Sultan Abdülaziz'in 1863 Mısır ve 1867 Avrupa gezilerine katılmıştır.
31. 08. 1876 tarihinde tahta çıkan II. Abdülhamid Osmanlı tarihinde en uzun saltanat süren padişahlardan olup 33 yıl devleti tam bir şahsi idare ile yöneterek hakkında en çok eser yazılan bir devlet adamıdır. 1877-1878 Türk-Rus Harbi’nin çıkmasının hemen ardından, devletin idare merkezini Dolmabahçe Sarayı’ndan Yıldız Sarayı’na taşıyan II. Abdülhamid, burasını farklı fonksiyonların yürütüldüğü çok sayıda küçük köşk ve kasırlardan oluşan bir saray haline getirmiştir. Bununla birlikte devlet hiçbir zaman olmadığı şekilde Yıldız’dan yönetilmeye başlandı. Vaktiyle Topkapı ve Edirne Saraylarında olduğu gibi Yıldız, adeta şehir içinde şehir halini aldı. İçinde onbinlerce insan ve asker yaşıyordu. Bâb-ı Âlî’nin otoritesi ve nüfuzu kırılarak her şey Yıldız Sarayı’na bağımlı hale geldi.
Döneminin en önemli şahsiyetlerinden birisi olan Sultan II. Abdülhamid, milletlerarası politikada devletin bağımsızlık ve toprak bütünlüğünü müdafaayı hayati bir görev sayarak dehasını en fazla dış siyaset sahasında göstererek Avrupa politikasına birinci derecede etkili olmuştur. Sultan II. Abdülhamid’in ülke içinde en çok ağırlık verdiği husus ise birinci derecede eğitim, ikinci derecede bayındırlık olmuştur.
Sultan II. Abdülhamid memlekette kültür seviyesini yükseltmek ve kaliteli yönetici ve asker yetiştirmek gayesi ile başta başkent İstanbul olmak üzere, İmparatorluğun birçok bölgelerinde okullar açtırmıştır. Mülkiye, Hukuk, Sanâyi-i Nefiîse mektebi, Hendese-i Mülkiye, Dârül- Muallimîn-İ Âliye, Maliye Mektebi, Kız Sanayi mektepleri, Ticaret Mektebi, Halkalı Ziraat Mekteb-i Âlîsi, dilsiz ve âmâ mektepleriyle, öğretmen okulları ve fen ve edebiyat fakültelerinden oluşan Dârülfünun hep II. Abdülhamid döneminde açılmıştır. Ayrıca hanedan çocuklarına eğitim veren Şehzadegân Mektebi ve taşradaki aşiret beylerinin çocukları için ayrıca Aşiret Mektebi’ni açtıran II. Abdülhamid, Müze-i Hümayun(Eski Eserler Müzesi), Beyazıt Umumi Kütüphanesi, Yıldız Arşivi ve Kütüphanesi gibi kültür müesseselerini de kurmuştur.
23 Aralık 1876 tarihinde Meşrutiyet'in ilanı, 1877 tarihli İstanbul Belediye Kanunu, 1882 tarihli Ebniye Nizamnamesi, altyapı hizmetleri, Kudüs-Yafa, Ankara- İstanbul ve Hicaz demiryollarının yapımı, Ziraat Bankası, Ticaret, Sanayi ve Ziraat odalarının açılması, İstanbul, İzmir, Selanik, Beyrut gibi şehirlerde önce atlı sonra elektrikli tramvayların kullanımı, yeni rıhtımların yapılması, Hicaz ve Basra’ya kadar telgraf hatlarının çekilmesi, memlekette telefon ve otomobilin kullanımı, Terkos su şebekesi ve Hamidiye içme suları tesisi ve havagazının yaygınlaştırılması gibi daha pek çok önemli kamu hizmetleri yapılmıştır. Ülke tanıtımına çok önem veren padişah, başta İstanbul olmak üzere imparatorluğun muhtelif şehirlerinin önemli fotoğraflarını ihtiva eden çok değerli bir albümler koleksiyonu hazırlatmıştır.
Padişahı pek çok devlet adamı yanı sıra İran Şahı Nâsuriddin, oğlu Muzaffereddin Şah, eski ABD başkanı Genaral Grant, Karadağ, Sırbistan, Bulgaristan prensleri, Romanya Kraliçesi ve Zengibar sultanı gibi pek çok hükümdar, prens ve devlet adamı ziyaret etmiştir. Şüphesiz en ünlü konuğu Alman İmparatoru II. Wilhelm olmuştur. Yerli ve yabancı basında büyük yankılar uyandıran bu ziyaret, Osmanlı kamuoyunda dostluk ve barışın göstergesi olarak açıklanırken, Türk-Alman ilişkileri açısından da yeni bir dönemin başlangıcı olur.
II. Meşrutiyet’in ilânı ardından, yeni rejimi korumak için İttihad Ve Terakki tarafından Selanik’ten getirtilen Avcı Taburları 31 Mart 1909 tarihinde Meşrutiyet rejimine karşı ayaklanmışlardır. Meşrutiyeti korumakla mükellef bulunan Avcı Taburları’nın ayaklanması İstanbul halkını dehşet içinde bırakmıştı. İsyanı bastırmak için yine İttihad Ve Terakki tarafından kurulan Hareket Ordusu’nun İstanbul’a girerek şehre hâkim olmasından sonra bu defa Meclis-i Milli adı ile Yeşilköy'de toplanan Meclis-i Meb’usan’ın 27 Nisan 1909 tarihli olağanüstü oturumunda Sultan II. Abdülhamid'in tahttan indirilmesine karar verilmiştir.
Hal edilmesinin hemen ardından Sultan II. Abdülhamid Selanik’te Alâtini Köşkü’nde göz hapsinde tutuldu. Balkan Savaşı’nın çıkması üzerine 1912 yılında İstanbul’a getirilerek, kendisine tahsis edilmekle beraber sadece birkaç odasını kullandığı Boğaz’ın Anadolu yakasındaki Beylerbeyi Sarayı’nda zorunlu ikamet ettirildi. 10 Şubat 1918 tarihinde Beylerbeyi Sarayı’nda vefat eden, halkının Sultan Hamid dediği padişah, devlet yönetiminde kendisine örnek aldığı dedesi Sultan II. Mahmud'un Divanyolu'ndaki türbesine defnedilmiştir.
0 yorum:
Yorum Gönder