- Muhteşem bir görünüme sahip olan Osmanlı Devlet Arması’na bakıldığında, insanda ilk uyandırdığı his, güç, azamet ve büyüklük duygularıdır. Bu hissi sağlayan, üzerinde açıkça vurgulanmış olan askeri motiflerdir. Bununla verilmek istenen mesaj, güçlü ve geleneksel bir orduya sahip olan büyük devlet imajıdır. Çok sayıda silahın bir arada görülmesi, Osmanlı Devleti’nin temellerini oluşturan orduya duyulan saygıyı ifade eder. .
Armada devleti bütün unsurlarıyla yansıtmak düşüncesi öne çıkmıştır. Osmanlı Arması’nda otuz yedi adet sembol ve şekil yer almaktadır. Bunların hepsi asırlardır milletin hafızasına yerleşmiş olan, günlük hayatta karşılaşılan sembollerdir. Halk tarafından benimsenip, yaygınlaşması bunun delilidir.
- Bütününde, simetrik bir grafik yapıya sahip olan Osmanlı Devlet Arması’nda ihtiram mevkiinde, padişahın girift ve çok sanatlı bir şekilde, istif ve tezyin edilmiş olan tuğrası yer alır. Doğal olarak Osmanlı sultanı, devletinin ve tebaası üzerinde yer almıştır. Adeta bir güneş gibi ülkesini, adaletiyle ve doğruluğuyla aydınlatmaktadır. Güneş aydınlığın ve gündüzün kendisi, bizzat hayatın sebebidir.
- Armadaki kalkan, devletin koruyuculuğunu temsil etmektedir. Zira devlet, vatandaşlarını ve ülkesini her türlü felakete karşı bir kalkan misâli korumaktadır. *
Kalkanın üzerinde ve Tuğra’nın altında Arapça “ Allah’ın Tevfiklerine güvenen Osmanlı Devleti’nin meliki Abdülhamid Han. “ yazılıdır.**
- Kalkanın üzerindeki sorguçlu kavuk, devletin kurucusu ve Osmanlı tahtının sahibi olan Osman Gazi’yi temsil etmektedir
- Sağdaki al renkli ay yıldızlı bayrak, Osmanlı Devleti’nin bağımsızlığını ve devletin sahiplerinin Türkler olduğunu ifade etmektedir. Zira eski Türklerde al renk güç ve iktidar anlamını taşımaktadır.***
- Soldaki yeşil renkli ay yıldızlı bayrak, Osmanlı Sultanı yeryüzünde yalnızca Türklerin hakanı değil bütün Müslümanların lideri olduğunu vurgulayan hilafet sancağıdır.
- Eski Türklerde sancaktaki Yıldız hükümdarı ( iktidârı), Hilâl ise milleti temsil etmektedir.
- Armada ayrıca 3 önemli unsur göze çarpmaktadır. Bunlar, devletin ayakta kalmasını sağlayan temellerdir.
1-Silahlar = Ordu , (Seyfiyye)
2-Terazi = Adalet , (Adliye)
3-Kitaplar = Kur’an-ı Kerim-Örfi kanunlar , (İlmiye)
- Sol alttaki içinden çiçekler taşan borazan, bereketi temsil etmektedir.
- Armanın altında yer alan 5 nişan. soldan sağa :
- Şefkat nişanı, 1878 tarihinde, S. II. Abdülhamit tarafından ihdas edilmiştir. Savaşlarda, zelzele, yangın ve sel baskını gibi felaketlerde, devlet, vatan ve milletin menfaatine çalışan hanımlara verilirdi (Hanımlara verilen nişanın armada yer alması, kadına tanınan büyük bir hak olarak kabul edilebilir)
1- Nişan-ı Osmanî, 1862’de çıkarılmıştır. Her türlü devlet hizmetinde üstün başarı göstermiş kimselere, iftihar ve imtiyaz olarak verilirdi. 4 rütbeden ibarettir.
2- Nişan-ı İftihar, Sultan Abdülmecit tarafından çıkarılmış olup bütün armalarda ortadadır. Yalnızca üst düzey ve askerlere verilirdi.
3- Nişan-ı Ali İmtiyaz, 1876’da Sultan Abdülhamit tarafından çıkarılmıştır. Devlet adına iş gören bilim adamlarına, bürokratlara ve askerlere verilirdi.
4- Nişan-ı Mecîdi, 5 ayrı rütbelidir. Savaşlarda üstün başarı gösteren askerlere verilirdi. Kişi, başarı göstermeye devam ederse bir üst derecesiyle mükâfatlandırılırdı.
* Kalkan üzerinde bazısında on iki çifte hilalli yıldız bazısında ise on iki yıldız yer almaktadır. On iki yıldızın On iki burcu temsil ettiğini ve kalkanın üzerinde yıldızların yer alması, Osmanlı Devletinin kâinatın merkezi konumunda olduğunu hatırlatmaktadır.
** Armada Türkçe yerine, Arapça ifadeler kullanılmasının sebebi; Arapçanın Kur’an-ı Kerim dili ve bütün dünya Müslümanların ortak dîni dili olması sebebiyle, İslâm birliğini sağlama siyâseti icabıdır.
*** Bayrak kırmızı zemin üzerine beyaz ay yıldızlı olarak nakş edilmiştir. Sancakların rengi 1793 tarihinde Kaptan-derya Küçük Hüseyin Paşa‘nın bir takriri ile kırmızı olarak tespit edilmiş ve Sultan III. Selim zamanı hilâlin karşısına sekiz kollu yıldız yerleştirilmiştir. Beş kollu yıldız 1844 tarihinden itibaren evvela paralarda, sonra ise bayraklarda kullanılmaya başlanmıştır.
Eski Türkler bayrak ve sancağa son derece hürmet eder değer verirlerdi. Yüzyıllar boyunca dilimize pek çok Arapça Farsça kelimeler girmiş olmasına rağmen, bir mızrağa geçirilmiş kumaş parçalarını ifade eden bu Türkçe kelimelerin dilimizde halen yaşıyor olması bunun ispatıdır.
Bayrak kelimesinin aslı mızrak anlamına gelen eski Türkçedeki “batrak” sözünden gelmektedir. Saplamak manasına gelen “sacmak”tan alınan sancak kelimeside saplanan âlet anlamına gelmektedir. Bu anlamda sancak ve bayrak arasında fark yoktur.
Türklerde, devleti, milleti, iktidârı, hanedanı, hükümdarı ve bağımsızlığı temsil eden sancak kesin şekilde kutsaldır. Muharebede sancağı yere düşürmemek için her şey göze alınır. Türk ordularının namus ve şerefi sancakla bir bütündür. Yine Türk ordusunda sancağı düşman eline teslim etmektense canını vermek, onun müdafaası uğrunda her türlü fedakârlıkları göstermek bir asker için en büyük şeref add olunurdu. Nitekim Türk tarihinde sancak muhabbetinin tesiriyle kazanılmış pek parlak zaferler vardır. Hususiyle Türk ordusunda sancak sevgisi birlik ve beraberliği sağlayan en yüce ve en mukaddes bir unsurdur.
Eski Türkler muharebelerde bazı reislere veya boylara alâmet olmak üzere bu batırma ve saplama silahlarının yâni mızrakların ucuna kızıl renkli ipekten kumaş parçası takarlardı ki bunlara ”kutas” denilirdi. Bu mızraklara kumaş parçası yerine “yak” denilen yaban öküzü kuyruğundan bir parçada takarlardı. Muhtelif Türk toplulukları arasında aynı manada kullanılan bu tabirler sonradan, bilhassa Selçuk ve Osmanlı Türkleri zamanında bu alâmetlerin şekil ve nevine göre ayrı ayrı anlamlar taşımışlardır. At kuyruğundan olanlara Tuğ, kumaştan olanlara Bayrak, ince uzun olanlara Yalav, bayrakların tepesine takılan kuyruklara Perçem, veya Beçkem, alemlere de Tanuk, denilmiştir.
Tuğ, sancağa yakın Türk milli hükümranlık alâmetidir ve al renge boyanır. Göktürkler deki tuğ’ un bozkurt başı olan âlemi, Osmanlı tuğ’unda Hilâldir.
Al renk ki tam kırmızı değildir, alev renginde bir nevi açık kırmızıdır. Türk hakanlarının hânedan rengidir. Büyük Selçuklu ve Anadolu Selçuklu hükümdarların hânedan rengi olan al’ı Osmanlılarda onların meşrû vârisleri sıfatıyla kabul etmişlerdir. Ancak Osmanlılar hilâfeti de haiz olduklarını ifade için yeşil sancak ta açmışlardır. Yeşil Haşimilerin rengidir. Pek çok yerde kırmızı ve yeşil sancaklar karşılıklı görülür. Fakat kırmızı sancak, kesin şekilde istiklâli gösterir. Sancaktaki hilâl, Göktürklerden beri Türklerde milli semboldür. Osmanlıdaki hilâl yıldız şeklinde olan alem, Göktürklerde bozkurt başı idi.
Osman Gazi’nin kurduğu devletin hızla genişleyerek imparatorluğa doğru dönüştüğü devirlerde henüz milli timsal olarak devleti temsil eden tek renkli ve tek şekilli bir bayrağı yoktu. Ancak Anadolu Selçuklu Hükümdarı Alaaddin tarafından Osman Gazi’ye hâkimiyet alameti olarak gönderilenler arasında bir de beyaz sancak vardır. Türk akınlarında ordunun başında bu bayrak hep dalgalanmıştır. 14. yüzyılda Osmanlıların beyaz bayrağın yanında kırmızı bayrağı da kullandıklarını görüyoruz. Beyaz saltanatı kırmızı ve üzerinde hilâl bulunan sancak ise devletin sembolüydü. 16. yüzyılda bir ara bayrakların beyaz, yeşil, sarı ve kırmızı olmak üzere dörde çıktığını görüyoruz. Daha ziyade karalarda kırmızı, denizlerde yeşil sancaklar açılırdı. Bu sancakların tamamında bazen tek bazen üç hilâl nakış olunmuştur.
Yüzyıllar boyunca vukua gelen doğu ile batının çarpışmalarında, harp meydanlarını süsleyen, Türklerin en eski milli sembolleri olan hilâl, batılıların zihin tarihinde hep islâmın simgesi olmuştur.
Osmanlı sancağında ay’la beraber yıldızın yaygın olarak kullanılması 18. yüzyıl sonlarında ortaya çıkıyor. Islahatçı Pâdişah III. Selim’in yaptığı askerî ıslahat arasında sancak ve bayraklarımıza da ehemmiyet veriliyor. Bu zamana kadar sancaklarımızda yalnız hilâl( tek ya da üç) bulunurken hilâlin karşısına sekiz köşeli bir yıldız ilâve edildi. Bu hususta elimizde dört vesika vardır. Bu vesikaların en eksisi 27 Haziran 1793 tarihlidir ve Deniz Müzesi Arşivi’ndedir.
Kaynaklar:
Fevzi Kurtoğlu.Türk Bayrağı ve Ayyıldız.
Râhatü’s-sudûr
Fuat Köprülü
Cevat Esat Erseven
0 yorum:
Yorum Gönder